23 Mayıs 2016 Pazartesi

TA-RAF-DAR

Yazıma başlamadan önce şunu belirtmek isterim.Bu yazıyı son maçlar zamanında yazmayı düşünüyordum ama takımın şampiyonluğa gittiği haftalarda olumsuzluk katsayısını arttıranlar arasında olmak istemediğim için yazmadım.

Beşiktaşımızın üçüncü büyük olduğu algısının yıkıldığı,hocamızın takımımıza oynattığı futbolun rakip takımların düşman takıma dönüştüğü günümüzde, futbolcusundan hocasına art niyetli olmayan herkesten destek gördüğü,her şeye rağmen kenetlenen Beşiktaşlıların bu sefer son düzlükte düşmesine izin vermediği,her sendelemede bir omuz verdiği günleri yaşadık.Bunun yanında istemediğimiz olaylar,beklemediğimiz yerlerden geldi.Beklemediğimiz yer nere idi? Bunu kulübü takip eden herkesin zihnindeki anılara bırakıyorum.

Beşiktaş Başkanlık seçimleri haberlerini görümce -cinslik olacak ya- ülkemizde sıklıkla görülen bir durum aklıma geldi.Yönetenlerin,yönetilenle yaşamayıp,yönetilenin nasıl yaşaması gerektiğini tayin etmesi durumu.Böyle söyleyince biraz karışık gibi gelebilir.Hemen bir örnekle somutlaştıralım.Mesela bir belediye başkanının halk otobüsü hatlarında ve otobüslerde yaşanan sıkıntıdan haberdar olmayıp,onlara kural getirmesi.Başkanlık koltuğuna makam aracında,kendi kullanmadığı arabası ile giden bir kişiden otobüsle,minibüsle giden yolcunun çektiği çileye çözüm bulmasını beklemek gibi.Ya da bir milletvekilinin asgari ücret alan vatandaşın geçim sıkıntısını anlamasını beklemek gibi...Örnekler çoğaltılabilir.Tutkum olan Beşiktaş'a da bu açıdan bakınca aklıma şöyle bir soru geldi: "Seçimler normal sene içinde olsaydı, sayın Fikret Orman son seçimde başkan seçilmeseydi ne olurdu?"."Yaşananlara ne derdi?"

-Türk futbolunu sözde yönetenler tarafından Beşiktaş'ın hakkı yenmeye çalışıldığında "Biz federasyondan memnunuz" deyip,hakkımızı arayın başkan diyen taraftara sesini yükselten yönetime ne derdi?

-Kartal yuvalarındaki yolsuzluk haberlerine ne derdi?

-Tesislere giren ne idüğü belirsiz medya bozuntularına ne derdi?

-Basketbolcu kimliği ile basketbol takımlarımızın durumuna ne derdi?

-Tüzüğün durumuna ne derdi?

-Artan borca ne derdi? Borcu soranlara verilen yakışıksız cevaplara ne derdi?

-Locası var ama başkan olmasa loca alır mıydı? Passolig hakkında ne derdi?

-Bonservisi ile alınıp bir maç oynamadan giden futbolcuyu alanlara ne derdi?

-Para istedi diye yollanıp,yerine parayla oyuncu alanlara ne derdi?

-Başta beyaz olup,ışığı görünce renk değiştiren yalanlara ne derdi?

-Bekletilen üyelik başvurularına ne derdi?

-Fulya davasını temyize götüreceğiz diyen yönetime "Beşiktaş'ı sattın" mı derdi?

-Üyelik ücretine yüzde 317 zam yapanlara ne derdi?

-Şaibeli üyeliklere ne derdi?

-Kulübün çarpık işleyişine, çalışmayan kurumlarına ne derdi?

-Kulüpteki ahbap ilişkilerine ne derdi?

-Taraftara gereksiz verilen cezalara karşı sus pus duran kulüp avukatlarına ne derdi?

-Genel kurullarda kürsüdekilere yapılan saygısızlıklara,müdahalelere ne derdi?

-Kartal yuvalarındaki ürün kalitesizliğine rağmen fiyat yüksekliğine ne derdi?

-Divan kurulunun garip uygulamalarına ne derdi?

Şimdilik aklıma gelenler bunlar.Takım şampiyon oldu."Takım şampiyonluğa giderken bu yaptığın doğru değil!Takımın motivasyonunu bozuyorsun." diyenler yeni bir şey bulana kadar Beşiktaşımız için sizde bir kaç soru ekleyebilirsiniz.

@Bayezidd

5 Mayıs 2016 Perşembe

Rüzgar Sağnak ve Beşiktaş Başkanlığı Adaylığı

Rüzgar SAĞNAK
     
     Türkiye'de yaşayan, yaşam zorluklarından bezmiş bir vatandaşın siyasetle artık sadece seçimden seçime ilgilendiği insanların olduğu ülkemizde, tıpkı bunun gibi Beşiktaş taraftarı ve kongre üyesi olan, kazanılmayan şampiyonluklardan dolayı sadece haftadan haftaya maç seyreden bir Beşiktaşlıya anlatır gibi yazmaya çalışacağım. İki başkan adayımız var. Biri şimdiki başkan Fikret Orman, Diğeri Rüzgar Sağnak. Başkanı bildiğimiz için akla gelen soru şu: "Rüzgar Sağnak kim?"



      Rüzgar Vahit Sağnak 46 yaşında, İstanbul doğumlu orta ve lise eğitimini Galatasaray Lisesi ve yurt dışında tamamlamış iktisat alanında yüksek lisansı bulunmaktadır. Farklı şirketlerde yöneticilik yapmış, şuan ise  kurmuş olduğu şirkette  yöneticilik yapmaktadır. Evli ve bir erkek ve bir kız olmak üzere iki çocuk sahibi olup, Ergen Siyaseti adlı kitabın da yazarıdır. Beşiktaş Jimnastik Kulübü Divan Kurulu üyesi olan Rüzgar Sağnak, ayrıca Beşiktaş’ın efsane futbolcusu ve Futbol Şubesi Yöneticisi merhum “Keçi” Faruk Sağnak’ın yeğenidir. Bakıldığında iyi eğitim aldığı görülmektedir. Yönetim kurulu listesinde de şuan itibarı ile Temuçin TÜZECAN, Mehmet Serkan ERGİN , Nurullah ÖZTÜRK, Sedef IŞIKSEL,   Ahmet Nuri AKAY,  Ali TOKER, E.Erman İPÇİ,  Özgür GÜLER, İlker DEMİRKOL bulunmaktadır.  8.8.2015 tarihindeki divan kurulunda kürsüden adaylığını duyurmuştur.





     Adaylığını duyurduğu tarihten itibaren genel olarak şimdiki başkanın ve yönetim kurulunun yaptıklarına muhalefetini sosyal medya mecrası olan twitter üzerinden sürdürmektedir. En dikkat çeken açıklamalarından ve ilgiyi toplayan açıklaması Fikret Orman yönetiminin döneminde yarışılan mecralarda futbol takımımızın 12 kupada 0 çekmesi olayıdır. Kendisi Beşiktaş'ın bir spor kulübü olduğu, buradaki başarı kriterinin kazanılan kupalar olduğunu belirtmektedir. Stat yapmak, kulüp veya kamp tesisi yapmanın burada ölçü olmayacağı, olmaması gerektiğini savunmaktadır. Fikret Orman'ın sürekli inşaat projelerinden bahsetmesini  (bunlara huzur evi, lokaller hatta ve hatta bir turistik otel de dahil) eleştirmektedir. Hatta kendi tabiri ile "Dumankaya" durumunun olduğunu söylemiş, bunun da artan borcu büyütmekten başka bir işe yaramayacağını belirtmektedir. Yanlış yapılan futbolcu transferleri için sıklıkla "berhava" tabirini kullanmaktadır. Transfer politikalarında yanlış olduğunu düşündüğü yerleri sıklıkla şahsına ait  twitter adresinden eleştirmektedir. Bir de yönetimin oluşturduğu algı için yine literatüre soktuğu "kedi-lazer" örneği vardır. Kulüpte yaşanan tüzük eksikliklerine, bekletilen üyeliklerin yanında usulsüzce yapılan üyeliklere, kulüp iç yapısındaki işleyiş eksikliklerine, yaşanan bilgisiz ve vurdumduymaz durumlara, kulübü yönetenlerin  kendi şirketinde yapmayacağı bütün gariplikleri Beşiktaş'ı yönetirken yaptıklarına, kulüp borcunun önlenemez artışına ve bu düzene olan  itirazlarını daha önce de belirttiğimiz gibi twitter adresinden ortaya koymaktadır. Kendisine yönetilen "borcu nasıl azaltacaksın, cebinden para koyacak mısın?" sorularına gayet açık ve net şekilde projeler ortaya koymakta, kulübün işlevselliğini arttıracak (aidatların toplu ödenmesi, üyelik vs) projeleri de paylaşmaktadır. Eleştirdiği kısımların yanında mevcut yönetimin doğru gördüğü hareketlerini de yine aynı adresten belirtmektedir. Kendisine yönetilen sorulara ve eleştirilere kendi ölçüsüne göre cevap vermektedir. Bazı durumlarda da attığı tweet sayısını belirterek aranan her şeyin orada mevcut olduğunu söylemektedir. Daha fazla merak edenler adresinden düşüncelerine ulaşabilir.



           
Rüzgar Sağnak'ı Takip Eden Birisi Olarak

          Rüzgar Sağnak'ın iletişim için sosyal medyayı kullanması ilk olarak başkan seçilecek kişiye ulaşılabilirlik olarak çok iyi bir olay. Kendisini tanımak isteyenler, aklındakileri sormak isteyenler için iyi bir ortam. Ayrıca aday olmadan önceki görüşlerinin rahatlıkla geçmiş twitlerinden öğrenilecek olması, yazdığı kitabından bir takım görüşlerin ve olaylara bakış açısının nasıl olduğunu görmek açısından önemli. Kendisi açısından olumsuz bir durummuş gibi gözüken bir yanı üslubu. Benim açımdan bir sıkıntı teşkil etmese de mevcut başkan ve başkanı destekleyenlere göre üslubu gayri ciddi. Hatta başkana göre stand up şovu yapacak kapasitede...Benim gördüğüm eksiklik olarak birkaç husus var. Birincisi yönetim kurulu listesini sunarken listedekilerin eğitim seviyelerini fazla ciddiye almak. Daha doğrusu seçmenlerin seçileceklerin eğitim seviyesini gözeterek seçim yapacağını düşünmek. Yoğun olarak sosyal medyayı kullanmak. Tv'ye çıktığı programda da taraftarların sıcak bakmadığı spor programlarına ve bir kaç gazetede yer almak. Kitabında belirttiği gibi algı olayının gayet farkında olan birisinin  bu kadar farkında olup, kendisindeki ve çevresindeki ekibin donanımlı olmasına rağmen adından dahi yeterli derecede söz ettirememesi büyük bir eksiklik. Başkanı seçecek topluluğun büyük bir kısmı olaylara belli bir açıdan yaklaşan insanlar. Bu insanlara da ulaşması gerek. Farkında olduğu algı oyunlarının bir oyuncusu olmalıdır.

Ekrem YILDIRIM -@bayezidd