19 Kasım 2015 Perşembe

Futbolun Katili Türk Hakemleri




     Bir teknolojiyi/etkinliği icat etmeyip, ithal etmek zorunda kalan medeniyetler, kavramları da ithal etmek zorunda kalır. Futbolu da biz icat etmediğimizden, buradaki teknik terimlerin akıbeti de böyle olmuştur. Kimi zaman terimleri olduğu gibi tutarız,
kimi zaman da yerlerine Türkçe kelime ataması yaparız. "penaltı" kelimesini olduğu gibi almışızdır mesela. "Ceza" demektir, "penalty area" =" ceza sahası" olarak kullanıldığı da olur. "Taç çizgisi/taç atışı" da, aslında topa elle dokunulması, yani "touch" kelimesinden gelir. "Aut atışı" da denilen "kale vuruşu", "goal kick"'in bire bir tercümesidir. "Six yard box"'un bozulmuş halini ise "altıpas" olarak saçma bir şekilde çevirmişiz. Sağ bek (back), forvet (forward), diye uzayıp gider bu liste...

     Bu işin bir de hakem yönü var. profesyonel bütün spor dallarında olduğu gibi futbolda da hakem vardır. Ecnebiler "referee" der, "refere edilen, danışılan, görüşü alınan kişi" demektir. Bir müsabaka esnasında karar verilmesinde zorlanılan, arada kalan, bizdeki tabirle tartışmalı pozisyonda, hakemin görüşüne başvurulur ve onun verdiği karar mutlak kabul edilir. bizde ise gündelik hayatta dahi bir münakaşa çıktığında "hakem" görüşüne başvurulur. Hatta "tüketici hakem heyeti" vardır. tarafsızdır, çözümün tıkandığı konularda hüküm verir. "Hakem" kelimesinin kökünde de "hüküm" vardır zaten. 

     "Hakem" kelimesi "referee" için aslında oldukça iyi bir karşılık olmakla birlikte, bizde asıl sorunlu kullanım, hakemin maçı "yönetmesi". hiç bir profesyonel spor müsabakasını, sahadaki sporcular ve antrenörlerden başka kimse yönetmez. bir hakem bir maça gözlemcilik yapar, hakemlik yapar, ama yönetmez. 

     Yönetmek demek, çekip çevirmek, adı üstünde yön vermek demektir. rejisör filmi yönetir, teknik direktör takımı yönetir, genel müdür şirketi yönetir, hakem ise maça hakemlik eder. Bu çok ciddi bir kavram ayrılığıdır. 

   Çocukken çoğumuz sokakta, mahallede futbol oynamışızdır. Bazen halı sahada halen buluşup maç yaparız. Hakemsiz de futbol olur aslında. İki tarafın da ne kadar iyi niyetli olduğuna göre değişir. Amatör seviyede asıl beklenti spor yapmak olduğundan, genelde iyi niyet önde gelir. Faulu yapan yaptığını kabul eder, eliyle dokunan penaltı olduğunu itiraf eder, ya da kavga çıkar, maç karakolda biter.

    Ancak profesyonel seviyede, hakem bir zorunluluktur. Çünkü futbol, biletli izleyicisi, yatırımcısı, bahiscisi, yayıncısıyla, legal-illegal, milyonlarca doların döndüğü bir pazardır. Bu yüzden, maçlara dışarıdan, tarafsız kabul edilen bir hakem atanır. lakin bütün dünyada hakemler maça hakemlik eder, bizde ise "yönetir."


 Ayhan Akman'a yapılan efsane faul'ü mutlaka biliyorsunuzdur. Bu pozisyonda hakem penaltı falan vermemiştir mesela. Orada hakem olmasa, sahadaki 22 oyuncu, aralarında fazla uzun uzadıya tartışmadan penaltı olduğuna karar verirlerdi, faulu yapan oyuncu Ayhan'dan özür dilerdi. Ancak o gün o hakem, maçı "yönetme" lüksünün verdiği kibirle bu pozisyonu es geçmiştir. Bu pozisyon, sıradan bir hakem hatası değildir. 

     Cüneyt Çakır'ı bilirsiniz. Son yıllarda Türk futbolunun yurt dışındaki müsabakalarda en çok görev yapan hakemlerinden. Çakır'ın en büyük özelliği, maçları "yönetmeye" olan hevesi. Maç içinde skoru, günün anlam ve önemine göre, ortamın, turnuvanın havasına, günün gerektirdiğine göre ayarlamaya yönelik ince rötuşlar yapmaya bayılır. Spor yorumcularının çok sevdiği "eyyam" kelimesi arapça "yevm= gün" kelimesinin çoğuludur. "Eyyamcı" da "günün, günlerin durumuna göre karar veren" anlamında kullanılmaktadır ki, aslında Cüneyt Çakır'a son derece uyan bir sıfattır. Cüneyt Çakır maçları eyyamın durumuna göre "yönetir". Bu da onu otoriteler tarafından sevilen bir hakem yapar. İyi hakem falan değildir kısacası. Profesyonel tetikçidir ve işini iyi yapar.

     "Futbolun katili Türk hakemleri" kısa, öz ve çok şey anlatan doğru bir slogandır. Türk hakemleri maç "yönetmeye" devam ettikçe, tribünlerde daha çok uzun yıllar da bağıra çağıra söyleriz bunu. 

     Biz ya şu meslek erbabına "hakem" demeyi bırakıp "rejisör" falan gibi bir karşılık bulalım, ya da maçlara "hakemlik" yapacak görevliler tayin edilsin. 


http://barbarosbulvari.blogspot.com.tr


Ayhan Akman'ın meşhur pozisyonu




0 yorum:

Yorum Gönder